28 Nisan 2020 Salı
KİEV'E GİTMEK İÇİN 23 NEDEN
Etiketler:
andreeAndreevska yokuşu,
Arsenalna; Dnipro,
çernobil,
dnıpro,
golden gate,
kiev,
maıdan nezelotskı,
Maidan revolution,
motherland,
Mrosshen,
pechersk,
sky bar,
st mıchael,
uklon,
ukrain hotel,
ukrayna,
zhuliany
5 Ağustos 2016 Cuma
GAME OF THRONES / QARTH ŞEHRİNİN ÇEKİLDİĞİ LOKRUM ADASI HAKKINDA 11 BİLGİ
Dünyayı kasıp kavuran her bölümünü heyecanla beklediğimiz Game of Thrones dizisinin bölümlerinin bir kısmı Dubrovnik'de çekiliyor. Qarth şehri çekimleri ise Lokrum adasında yapılıyor. Lokrum adası küçücük bir ada ve tavus kuşları ile ünlü işte Lokrum Adasının özellikleri. Gezmeye değer.Ben çoktaan gezdim bile :)
![]() |
Lokrum, Essos kıtasında “Şehirlerin Kraliçesi” olarak da anılan Qarth şehrine dönüştürülmüş ve ikinci sezonda Daenerys’in hikayesinin büyük bir kısmı burada geçmiştir. |
Etiketler:
adriyatik,
Arşidükü Ferdinand Maximilan,
daenerys,
dubrovnik,
game of thrones,
khalesi,
Lokrum,
nudist beach,
path to paradise,
qarth,
tavus kuşu,
www.imp-du.com,
www.lokrum.info
26 Temmuz 2016 Salı
ZATON MALI'Yİ BİLMEYENLERE DUYRULUR
Seyahat severlerin
listesinin ilk sıralarında Dubrovnik genellikle olur. Vizesiz seyahat edilmesi
sebebiyle (Artık vize ile gidiliyor.) çok tercih edilir. Herkes Dubrovnik’i
bilir ama muhteşem bir koy olan Zaton koyu çok duyulmamıştır.
Etiketler:
croatia,
croatia airlenes,
dubrovnik,
dubrovnik tatili,
europecar,
hırvatistan,
kukulija,
Lozica,
old town,
Stikovica,
Vrbica,
zaton,
zaton koyu,
zaton köyü,
zaton mali,
Zaton Velik
15 Temmuz 2016 Cuma
KEKOVA’YA GİTMEK İÇİN 10 SEBEP
Etiketler:
antik likya,
batıkkent,
caretta,
kaş,
kaya tuzu,
kekik,
kekova,
kral mezarları,
likya,
meis,
meis adası,
oya,
simena,
simena kalesi,
tekne turu,
vizesiz,
yan yatan dev
24 Ekim 2015 Cumartesi
“SEYAHAT ETMEK, HAYAL GÜCÜMÜZÜ GERÇEKLERLE DENGELER VE BAZI ŞEYLERİN NASIL OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK YERİNE ONLARI GÖRMEMİZİ SAĞLAR.” S.JOHNSON
![]() |
Renfe Trenleri |
“Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir, tren istasyonu değil.” Paulo Coelho
Yurt dışı gezilerimin en keyifli yanlarından biri de tren yolculuklarım.. Bir daha asla göremeyeceğim insanlarla
kırk yıllık dost muhabbeti yapmak ayrı bir keyif veriyor bana. Yalansız dolansız anlatıyorum, içten hikayeleri dinliyorum... Bu yüzden çok seviyorum tren yolculuklarını.
Adres, e mail vererek bitiyor çoğu yolculuklarım. Hiç görmeyeceğimi bilsem de aynı kişiyi, ajandamda saklıyorum yıllarca
belki bir gün gidersem diye.
Etiketler:
Arjantin,
Barselona,
Figueres,
İspanya,
Madrid,
Paulo Coelho,
Renfe,
Salvador Dali,
Sitges,
Toledo,
Tren
30 Temmuz 2015 Perşembe
KİM EŞİNİ VE ÇOCUĞUNU DİRİ DİRİ YAKMAK İSTER Kİ !
Bir kent düşünün özgürlüğüne düşkün...
Gururlu…
Esir düşmek yerine ölmeyi tercih eden…
Eşini ve çocuklarını diri diri yakmayı göze alan..
"Pers ordusu, başında komutanları olduğu halde
Xanthos Ovası'na indiği zaman, Xanthos'lular bitmez tükenmez kuvvetlere karşı
az sayı ile dövüştüler, yiğitlikte nam saldılar, ama yenildiler, kentlerine
geri atıldılar, kadınları, çocukları, hazineleri ve köleleri kaleye
doldurdular. Alttan, yandan ateşe verdiler. Öyle ki yangın kaleyi yerle bir
etti. Bundan sonra birbirlerine korkunç yeminlerle bağlanarak düşmana
saldırdılar ve Xanthos'ta oturanların tümü de savaşarak öldüler." (Heredot M.Ö. 545 )
![]() |
Antik Tiyatro |
5 Temmuz 2015 Pazar
Hiç görmeden de sevilir Dostoyevski
Büyük Rus yazar ve filozof Fyodor Dostoyevski için bugün, hayatının büyük bölümünü geçirdiği St. Petersburg kentinde 'Dostoyevski Günü' düzenleniyor.
Hayatımın en güzel anılarını yaşadığım, insanlar ve insancıklar arasındaki farkı kitaptan daha iyi gözlemleyebildiğim, yaşadığı evi gördüğümde de hüzünlendiğim ve yazdıklarını daha çok anlamlandırdığım özel insanın kenti St. Petersburg.. Keşke orada olsaydım dedim bugün..
Hayatımın en güzel anılarını yaşadığım, insanlar ve insancıklar arasındaki farkı kitaptan daha iyi gözlemleyebildiğim, yaşadığı evi gördüğümde de hüzünlendiğim ve yazdıklarını daha çok anlamlandırdığım özel insanın kenti St. Petersburg.. Keşke orada olsaydım dedim bugün..
9 Nisan 2015 Perşembe
MOSKOVA ÜNİVERSİTESİ'NDE ÖĞRENCİ OLMAK
Tatilimizin
Moskova’da ki son günüydü. Saat akşamüzeri 16.00 dolaylarında. Tüm gün
gezmekten yorulmuş, üstelik Petersburga geçiş için tren biletini istediğimiz
saatte bulamamış ve aynı gece 8 saatlik bir tren yolcuğuna hazırlanmak üzere odada
dinlenirken birden aklımda bir ampul yandı. Moskova üniversitesini görmeden
buradan ayrılmamalıydık. Hakan’a haydi gidiyoruz dedim ve bir an sırtımda sırt
çantasıyla otel lobisinde buldum kendimi.
20 Eylül 2014 Cumartesi
TUHAFLIKLAR MÜZESİ KUNSTKAMERA
14 Eylül 2014 Pazar
![]() |
BU MÜZEDE 60 KEDİNİN YAŞADIĞINI BİLİYOR MUYDUNUZ?
Yok, canım dediğinizi duyar gibiyim! Şaka gibi geliyor insana değil mi?
Ama gerçek! Evet, Petersburg da bir müze… Adı “Hermitage” ve 60 kadrolu kedisi
var. Hem müze de çalışıyorlar hem de yaşıyorlar.
Hermitage St Petersburgda 2,5 milyon sanat eserinin bulunduğu
bir müze. Dünyanın en çok tablosuna sahip müze olarak da biliniyor.
“Hermitage’ın” kelime anlamı “inziva” demek. Bizler Hermitaj olarak okuyoruz
ama Ruslar Ermitaj diyorlar.
Hermitaj müzesinin oluşturulması Rus Çariçesi 2. Katherina’nın 1764
yılında bir müzayededen tek seferde aldığı 200 eser ile başlıyor aslında. Halkı
yoksulluktan kırılırken ülkenin parasını kendi zevkleri için harcamaktan
çekinmeyen bir Rus Çarlığı var yani. Mevzu sadece 200 eserle kalmıyor, yabancı sanatçıları
ülkelerine çağırarak yeni eserler yaptırıyorlar. Ortaya da devasa bir müze çıkıyor.
Aslında binanın ilk inşası Kışlık saray olarak yapılıyor, sonrasında müzeye
dönüştürülüyor.
![]() |
Hermitaj |
![]() |
Çariçe ve Hermitaj |
![]() |
Çariçe 2. Katherina |
![]() |
Taht |
![]() |
Çariçe |
![]() |
Bizi karşılayan bina girişi |
Kemerli sütunlar içerisinden saray bahçesine giriyorsunuz..
![]() |
Girişteki kemerli sütunlar |
![]() |
Hermitaj'ın bahçesi |
![]() |
Hermitaj giriş bilet |
![]() |
Yoğunluktan kenarını bile koparmadılar :) |
Müzeye giriş 400 Ruble
fotoğraf makinesi ya da kameranızı kullanmak isterseniz 200 ruble ödemeniz
gerekiyor. Ayrıca müze içinde audio guide almak isterseniz 100 ruble daha
ödüyorsunuz. Ancak şöyle bir durum var biz makinelerden aldığımız 400 rublelik
biletle fotoğrafta çektik kamera da kullandık. Anlamadık nasıl oldu : )
![]() |
Ürdün Merdivenleri (Gezi alemi sitesinden alınmıştır. Referans gösterelim çalmayalım ) |
Neyse uzun lafı kısası içeri giriyoruz ve bizi devasa ürdün merdivenleri karşılıyor. Merdiven diyip geçmeyin duruşu, tarzı muhteşem. Fotoğraf çekmeye hemen de bu noktadan başlıyoruz. Ancak küçük ama önemli bir detay; içerisi bu lükslüğe yakışmayacak kadar sıcak. Havalandırmaları neredeyse
yok, hele ki kalabalık odalardan birindeyseniz çok bunaltıyor insanı..
![]() |
Sıcağa inat sanatla buluşan insanlar |
Müzede gezmek çok kolay, girişte verdikleri broşürde hangi katta hangi eser var yazıyor. Kolaylıkla aradığınız eseri bulabiliyorsunuz. Zaten tamamını gezmek imkansız. Bildiğimiz ve görmek istediğimiz eserlerin olduğu salonlarda vakit geçirmeyi tercih ediyoruz. Şöylede bir rivayet var her bir eserin önünde sadece 1 dakika vakit geçirseniz müzeyi gezmek 11 yıl sürüyormuş :)
Benim için en önemlisi Leonardo Da Vinci'nin Madonna eserinin olduğu 214 numaralı salon. Ne zaman Leonardo'nun fırça darbelerine yaklaşsam kalp atışlarım hızlanıyor. Gideceğim her müzeyi Leonardo'nun eseri var mı diye araştırıyorum. Ayrı bir bağım var bu adama :)
Etiketler:
Aleksandr Sütunu,
Çariçe,
Çömelen Adam,
Dvarsavaya,
Hermitaj,
Hermitajın kedileri,
Katherina,
Kışlık saray,
Madonna and Child,
Mufla,
Nevsky,
Raphael,
St Petersburg,
Şule Karakaya
18 Ağustos 2014 Pazartesi
Moskova Metrosu
Moskova’yı anlatmaya güzeller güzeli metrosundan başlamak istiyorum; çünkü Moskova Metrosu başlı başına bir şehir gibi. Bir sarayın içindeymişsiniz izlenimi verecek kadar lüks. Hiçbir tabelanın ve durağın Latin alfabesi ile yazılmaması sebebiyle Rusya dışından gelenler için metroyu kullanmak zor olsa da buna değecek kadar güzel olduğunu söyleyebilirim. Tüm duraklar birer sanat eseri, gözlerinizi alıyor resmen; ancak her birini anlatmak mümkün olmayacağı için benim en çok ilgimi çeken bir kaç duraktan başlayacağım anlatmaya.Eveet başlıyoruuuuz hazırsanız..
Moskova metrosunu bir günde 9.2 milyon kişi kullanıyormuş. Dünyanın en derin metrosu olma özelliğine de sahip. İkinci dünya savaşı sırasında sığınak olarak kullanılmış ve pek çok insan hayatı metro sayesinde kurtulmuş.
Metroya inerken yürüyen merdivenleri kullanıyorsunuz ve hızı bizim metro merdivenlerine göre 2 kat daha fazla olmasına rağmen 3 dakikada birinci merdiveni inebiliyorsunuz. Artık derinliğini siz düşünün. Diğer merdiven inişlerini saymadım bile! Daha da şaşırtıcı olanı metro hareket halindeyken bile telefonla konuşabiliyor, internet kullanabiliyorsunuz. Ancak Rusların çoğu metrodaki zamanlarını kitap okuyarak geçiriyorlar. Moskova'ya gitmeden önce herkesin çok kitap okuduğuna ilişkin yazılara rastlamıştım ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Bizim metrolarda internet telefon çekse kafamızı telefondan kaldıramayız diye düşünürken bu kadar okuyan bir millete helal olsun demekten başka söz kalmıyor ! Telefon çekiyor demişken aklıma Ankara'ya üniversiteyi kazanıp gelen ve metrodayım birazdan sizdeyim yalanını yakaladığımız kuzenim geldi. Canım kuzenim Ankara metrosunun geleceğini görmüş demek ki :)
Metroda ilk dikkatimizi çeken ( Sanat eserleri tablo, heykel vs dışında) çalışan yaşlı teyzeler oldu. Her yerde teyzelerin çalıştığını görmek ilk başta tuhaf gelse de bir süre sonra gözümüz alışıyor. Mavi önlüğe benzer kıyafetleri ile merdiven başlarında küçücük kulübelerde oturan teyzeler, gişe biletçileri teyzeler, temizlik görevlileri teyzeler, teyzeler teyzeler …
Moskova metrosunda biletlerinizi gişelerden alabileceğiniz gibi turnikelerin yakınlarında bulunan makinelerden da temin edebiliyorsunuz. Biz seyahatimiz süresince gişeleri tercih ettik çünkü Kiril alfabesini anlamak ve bilet almak gerçekten zor! Gişelere kacca deniliyor ( bizim anladığımız kasa ) ve kacca da çalışanların pek çoğu da diğer Ruslar gibi İngilizce bilmiyor. Moskova ya seyahat edecekseniz İngilizce bilmeyen insanlarla anlaşmak için kendinizi hazırlamanız tavsiye edilir.
Moskova metrosu bizim alışkın olmadığımız derecede fazla hattan oluşuyor. 182 istasyonu ve 12 hattı var. Tüm hatları çevreleyen kahverengi çember ise metro hatlarının kesiştiği durakları gösteriyor. Kendisi de ayrıca bir hat. Metrodaki anonsların kadın ya da erkek tarafından yapılışının da bir anlamı var eğer durak anonsları bir erkek tarafından yapılıyorsa bu Moskova merkeze doğru gittiğinizi gösteriyor. Anonslar bir kadın sesinden yapılıyorsa Moskova merkezden uzaklaştığınız anlamına geliyor.
Heryere metro kullanarak gitmeniz mümkün, bazı duraklarda metro tren ile kesişiyor ve trenden metroya aktarma yapabiliyorsunuz. Biz de treni kullanarak metroya geçiş yaptık. (Ankara’dan bindiğimiz İstanbul aktarmalı uçağımız bizi Domodoyevo hava alanına indirdi. Domodoyevo’dan trene bindik ve son istasyon olan Paviletski istasyonuna geldik.)
![]() |
Paviletski |
Paviletski istasyonu (Павелецкая)
Moskova metrosuyla tanışmam Paviletski (Павелецкая) istasyonu ile başladı. Havanın soğuk olma ihtimaline karşı fazla eşya aldığımız için valizlerimizle fazla fotoğraf çekemedik tabi ! Bir de ilk gördüğünüzde metro o kadar şaşırtıyor ki fotoğraf çekmektense bakmayı tercih ediyorsunuz. Her neyse hem fazla bavul hemde şokun etkisiyle fotoğraf çekmediğimiz Paviletski istasyonunu bulduğum birkaç resimle size göstermek isterim.
![]() |
Paviletski |
![]() |
Paviletski |
Partizanskaya İstasyonu ( Партизанская
)
Kaldığımız otel mavi hat üzerinde Partizanskaya durağındaydı, İngilizce bilmeyen ve Latin alfabesinin kullanılmadığı bir ülkede bu durağa ulaşmamız metroda her gördüğümüz insana sorarak oldu. Gitmeden Dost kitabevi yayınlarının Moskova metrosunu da anlatan kitapçığını almamıza rağmen. Kiril harflerini tek tek karşılaştırmak baya zamanımızı aldı. Zaten Moskova’da metroyla bir duraktan başka bir durağa gittiğinizde ( ki bir de aktarma yaparak başka hatlara geçtiyseniz ) kendinizi dünyayı kurtarmış gibi hissediyorsunuz. Geri dön deseler aynı yolu bulmanıza imkan yok. Zaten metrodan indiğinizde en az yürüdüğünüz çıkış 1 km filan herhalde. Bavullarımı taşıyarak sabrını son noktasına kadar kullanan canım eşime bir de buradan teşekkür etmek isterim.
Kaldığımız otel mavi hat üzerinde Partizanskaya durağındaydı, İngilizce bilmeyen ve Latin alfabesinin kullanılmadığı bir ülkede bu durağa ulaşmamız metroda her gördüğümüz insana sorarak oldu. Gitmeden Dost kitabevi yayınlarının Moskova metrosunu da anlatan kitapçığını almamıza rağmen. Kiril harflerini tek tek karşılaştırmak baya zamanımızı aldı. Zaten Moskova’da metroyla bir duraktan başka bir durağa gittiğinizde ( ki bir de aktarma yaparak başka hatlara geçtiyseniz ) kendinizi dünyayı kurtarmış gibi hissediyorsunuz. Geri dön deseler aynı yolu bulmanıza imkan yok. Zaten metrodan indiğinizde en az yürüdüğünüz çıkış 1 km filan herhalde. Bavullarımı taşıyarak sabrını son noktasına kadar kullanan canım eşime bir de buradan teşekkür etmek isterim.
![]() |
Partizanskaya |
![]() |
Partizanskaya |
Moskova’da nereye giderseniz gidin en çok kullanacağınız duraklardan birisi kuşkusuz ki Kızıl meydan durağı olacak. Hem güzel hem de diğer hatlara aktarma yapmak için uygun. Bu nedenle bizde pek çok kez bu durağı kullandık. Durağa girdiğimiz anda işçileri, çiftçileri, sporcuları, çocukları, avcıları yani proleterya kesiminin tamamının heykellerini görüyoruz. Bu heykellerin gerçek boyutlarında yapıldığı söyleniyor. En dikkat çekici olanı yanında bir köpekle duran heykel, Ruslar metrodan indiklerinde geçerken köpeğin burnuna dokunuyorlar. Bunun şans getirdiğine inanılıyor. Ee tabi ben de gittiğimiz ülkede onlar gibi hissetmek ve yaşamak için her geçişimde mutlaka köpeğin burnuna dokundum. Batıl inançlarım olmasa da bunu yapmak bana inanılmaz keyif verdi.
![](file:///C:/Users/D2_SEC~1/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image002.jpg)
Ploshchad Revolutsy istasyonundan çıktığınızda sizi pembemi pembe bir kilise karşılıyor. Metronun içine ayrı şaşırıyorsunuz bir de çıkınca sizi karşılayan manzaraya ayrı !
Ploshchad Revolutsy
Vorobyovy Gory İstasyonu (Воробьёвы го́ры)
Moskova’daki son günümüzdü saat akşam 8’e geliyordu. Bizse gezmekten yorgun düşmüş otelde dinleniyorduk. Gezmediğimiz bir yer kaldı mı diye internette bakınırken birden serçe tepelerini unuttuğumuz aklıma geldi. Nasıl oldu da meşhurmu meşhur serçe tepeleri ve Moskova üniversitesini görmemiştik. Gece 01.26 treni ile St Petersburg’a gidecek olmamıza rağmen çıktık otelden aldık metro haritasını elimize son kez fethetmek için Moskova’yı yola düştük. Görmeden dönseydim çok büyük bir pişmanlık yaşarmışım. Moskova’nın en güzel manzarası buradaymış! ( Serçe tepelerini ve Moskova Üniversitesini “ Moskova’da üniversite okumak varmış” adlı yazımda detaylı anlatacağım için burada es geçiyorum.) Vorobyovy Gory metro istasyonu ise nehir manzaralı, serçe tepelerini ve üniversiteyi saatlerce seyretmek isteyeceğiniz kadar güzel bir konumda. Aşağıdaki resimleri metro nehirden geçerken çekmiştim.
Vorobyovy Gory durağını Sophia Loren'in "Güneş çiçekleri" (Sunflowers) filminin bir karesinde de görmek mümkün. Rus cephesine 2. Dünya Savaşı sırasında gönderilen ancak binlerce başka İtalyan askeri gibi kayıp olduğu ilan edilen kocasını savaş sonrasında aramaya çıkan umutsuz İtalyan kadının hikâyesini anlatan bu film Moskova'da çekilmiş. Sophia Loren ve Serçe Tepeleri aynı karede..
![]() |
Sportivnaya ( Спорти́вная ) |
![]() |
Arbatskaya ( Арба́тская ) |
Diğer ülkelerde görmeye alışkın olduğumuz metro vagonlarında müzik çalan para toplayan insanlara Moskova'da rastlamadık. Çok fazla polis ve güvenlik olmasının sonucu sanırım. Metro çıkışlarına yakın merdivenlerde ya da altgeçitlerde akşam saatlerinde rastladık. Moskova'ya gitmeden önce yaptığım okumalarda çok fazla sokak köpeğinin metroda yaşadığını hatta metro vagonlarında uyuduklarına rastlamıştım ancak bunların hiçbirini Moskova'da görmedim. Anlatılandan çok daha güvenli seyahat ediyorsunuz.
İşte Arbat caddesine çıkan altgeçitte akşam üzeri rastladığımız müzisyenlerin videosu. Al Pacino'nun "Kadın Kokusu" filminden.. Tango sahnesi müziği.. Buyrun dinleyin..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)